Yaşayan ölüler Yedi Krallığın Kapıları’nda birikiyor. Avrupa’yı yedi krallık olarak görmeyin, o bir kenara atılmış, yaşayan ölülerdir. Yedi Krallık, kurtarmamız gereken insan kavramlarının diyarıdır. Çünkü hikayenin sonunda kimse kazanamaz, hikayeyi anlatanlar bile.
Kurtarmamız gereken kavramlar insanlıkla başlar, akılla, sevgiyle, şefkatle, ölçülülükle devam eder ve bunlardan türeyen yüzlerce kavram 21. yüzyılın cehaletinde kaybolup gider. Bu yeni bir buluş. İnsan toplumunun ve birbirine bağlı gezegen uygarlığının geniş teknik yetenekleriyle karşılaştırıldığında; İnsanlık kapasitemiz geride kalıyor. Teknik olarak insanlığa borçlu olduğumuz ne varsa, başkalarını önemseyin. Zamanla teknik yeterlilikle birlikte başkalarına gösterilen ilginin de artması gerekiyordu ama biz diğer yolu seçtik. Kendi yolunuza çıkmak, boşluk nedeniyle kendinize sorun çıkarmak. Bunun yerine, aydınlanma mesleğinin, mesleğinin farkına varmalıyız ve bu ancak aydınlanmanın bedelini ödeyerek gerçekleşir.
Medeniyetler arasında aydınlanmanın yayılmasına baktığımızda en başarılı olanların en çok, en kaliteli şekilde aydınlattığını görürüz. Avrupa bu anlamda dünyaya öncülük etti, şu anda sahip olduğumuz yaşam tarzının örneğini oluşturdu. Ancak aydınlanmacıların torunları artık fırsatlardan şikayetçi. Fırsat, Hıristiyanlığın sınırlarının ötesine ışık tutmaktır. En büyük şans, aydınlanmamışlara yardım etmek ve bu durumda ilk önce kendinizi aydınlatmaktır.
Bir ABD’ye göre. Kongre raporunda Avrupa vatandaşlarının çoğunluğu Türkiye’nin Avrupa Birliği’nde olmasını istemiyor. Avrupa ve Türk taraflarında Türkiye’nin aslında birliğin fiilen üyesi olduğuna dair pek çok yorum var. Ancak sendika siyasi nedenlerden dolayı Türkiye’ye karşı kapıyı tutuyor. Hükümetler tam destek konusunda tereddüt etse de Türk devleti üye olmayı arzuluyor.
Avrupa iki bin yıl ve bir bin yıl önce de benzer bir kriz içindeydi. Karşılaştıkları tehditlere yaklaşarak sorunu çözdüler. Konu makro demografik olduğunda görmezden gelmenin felaketlere yol açabileceğini anladılar. Tehdide yaklaşanlar bin yıl daha fazla yaşadılar, ihmal yüzünden çöktüler.
Bin yıl sonra, sorun tüm canlıları yok etmeden önce Avrupa’nın sorunla yüzleşmek için yeniden doğuya yönelmesi gerekiyor. Zaten medeniyetin doğduğu yerin çoğunu yok etti. Avrupa Birliği ve batılı ülkeler kelimenin tam anlamıyla olmasa da akademik olarak doğuya yönelmeli. Her zaman en büyük vakayı incelemelidirler. Gelecek demografik sorunlar için İstanbul’u en azından eğitim veya kriz başkenti haline getirmeliler.
Türkiye’yi soruna yönelik bir başkent, bir sıçrama tahtası veya bir basamak haline getirin. Sorun insani krizdir, en büyük sorun olan Ortadoğu sorununa göz yumulmasıdır. Batı medyasının ikiyüzlülüğü haber odasındaki fil gibidir, kimse bahsetmez. Batı’nın İsrail’e verdiği destek aslında kendi yollarına engel oluyor, hakikate meydan okuyarak cehaleti destekliyorlar. Batı’da bırakın Ukrayna davası olarak desteklenmeyi, Filistin davasının adı bile geçmiyor. Pek çok bağımsız bakış açısı Avrupa siyasetinde bir tutarsızlık olduğu konusunda hemfikir.
Avrupa Birliği’nin etik dışı tutumu utanç verici olmalı, kendilerine karşı suçlarını itiraf etmelidirler. Suç, kendi çözümünü görmezden gelmektir. Çözüm o insanları öldürmek değil, onları aydınlatmak, elbette İsrail bombalarıyla değil. Uzun vadeli sosyal, ekonomik, altyapı projeleriyle aydınlatıcı. Milyonlarca insanı sizin bir parçanız haline getirmek mümkünken neden onları yok etmeye zahmet edesiniz ki? Hatta gönüllü oluyorlar, neden onları düşman olmaya zorluyorsunuz? Bunu siz yapmazsınız ama siyasi ve gizli hesapları olan başka biri yapar.
Savunma hatlarının veya koruma duvarlarının Avrupa için işlevsiz olmaktan başka bir işlevi yoktur. Eğitim hatları ve sosyal binaların duvarları düşmanları dosta dönüştürecek. En azından gereksiz yere düşman edinmemek, insanın insana böyle bir borcu var. Köprüleri yıkmak yerine inşa edelim. Bombalar çok pahalıya mal oluyor, insanlığımıza, tutunabileceğimiz tek kimliğimize mal oluyor. Silahları bu şekilde tutamayız. Artık sorunla yüzleşmenin, onu NATO şahinlerine bırakmak yerine yaklaşarak çözmenin zamanıdır. Türkiye, Ortadoğu ile Batı arasında büyük bir fırsattır, bunu akıllıca kullanalım ve büyütelim, insanlığımızı sınırlı coğrafyamızın ufkunun ötesine, insanlık ideallerine büyütelim.