“Kuram yoksa tarih de yoktur.” Braudel.
Şevket Pamuk, Osmanlı-Türkiye iktisat tarihi 1500-1914, kitabının giriş bölümünde Osmanlı-Türkiye tarih yazımına dair eleştirilerini dile getirir ve kendisinin iktisat tarihi yazma stratejilerini sergiler. Ona göre Türkiye’deki tarih yazımının en büyük handikabı devlet ile toplumu özdeşleştiren ideolojidir. Bu bağlamda Pamuk maliye ve ekonominin farklılıklarına dikkat çeker. Refah düzeyi ile devletin maliyesi arasında zıtlıklar olabilir. Devlet zenginleşiyorken yani ekonomik büyümeden söz edebiliyorken örneğin Türkiye için, GSYH düşüyor olabilir. Osmanlı tarihi için de tebaanın alım gücü ya da kayıt içi ekonomiye katılımın azalması denilebilir.
17. yüzyılda dünyada ne oldu? Ekonomi ve toplumsal ilişkiler nasıldı?
17. yüzyıl, tüm dünyada finans ilişkilerinin değiştiği bir yüzyıldır. Bu değişimin fişeği 16. Yüzyılda ateşlenmişti. Madeni paraların çoğalması, coğrafi genişleme, teknolojik yenilikler (özellikle ateşli silahlar) ekonomik modellerde de değişime yol açıyordu.
17. yüzyıl için en önemli meselelerin başında Şevket Pamuk’un kitabının adında belirttiği tarihleri etkileyen Feodalizm örnek verilebilir. Pamuk, kitabında Avrupa Feodalizminin tarihini ele alırken o yıllar için Osmanlının durumunu inceler. Avrupa’da feodalizm kralların güçten düşmesi ile güçlenmiş sonrasında merkezi devletlerin güçlenmesinde temel rol oynamışlardı. Bu durum Osmanlı için geçerli değildi. Osmanlı için feodallere örnek olabilecek bir sınıf olarak ayanlar örnek verilebilir. Ancak Ayanlık Osmanlı’da devletle mündemiçtir, onun bir koludur. Ayanlar, devletin taşradaki ortaklarıdır. Pamuk bu durum için: “Ayanın iktisadi faaliyetleri esas olarak var olan yapılar çerçevesinde kalmakta, bu yapıları dönüştürmeye yönelmemekteydi.” Osmanlı durumunda konjonktür devletten yana işlemektedir ve devletin güçlenip zayıfladığı dönemlerden söz edebilsek bile, devletten ayrı güç odaklarından söz etmek zordur.
Osmanlıda tabandan gelen ayaklanmalar, halk hareketleri devletin güçsüzleştiğinin işaretleridir. Bu dönemde devlet siyasal gücünü tekrar kazanabilmek adına gayrı müslimler üzerinde İslamification politikaları (ihtida hareketleri) uygulamış; Türk, Sünni, Müslüman erkek profilini ideal tipolojisi olarak belirlemiştir.
17. yüzyılı finans alanında özel kılan ne idi?
Ticari ilişkilerin değişmesi, dünya siyasetinin dengelerini değiştiriyordu. Farklı deniz yolu rotalarının işlerlik kazanması, özellikle Avrupa için zenginleşmenin temel adımlarıydı. Gelişen filo ticareti ile 17. yüzyılın en gelişmiş ülkesi tarımsal artığını ihracatla kazanca dönüştüren Hollanda’ydı. Avrupa için bu dönem zenginliğin merkezi devlet tarafından denetlenebildiği bir dönem olmuştur. Avrupa finans dünyası bu dönemde oluşmuş ve gelişmiştir.
KAYNAKLAR VE EK OKUMA:
Şevket Pamuk, Osmanlı-Türkiye iktisat tarihi 1500-1914.
Mark David Baer, At Meydanında Ölüm.