Bireylerin, toplumların ve türlerin geçmişi bize nasıl dersler veriyor? Tarih 1. Geçmiş olaylar, 2. Tarih bilimi, 3. “Metin türü olarak tarih” anlamlarına gelir. Biz burada geçmiş olaylar anlamı başta olmak üzere bilimi ve metin türünü de kast ediyoruz. Geçmiş bize ne ders veriyor? Olayların empirik olarak varlığı, bunun bilimi ve metinler bize ne anlatıyor?

Bireysel geçmişimiz, anılarımız ve hatıramız ne işimize yarıyorsa toplumların tarihi de benzer bir işe yarıyor. Ders çıkarıp sonra daha iyisini yapmak ve bir referans-dayanak noktası oluşturmak. Ders çıkarmak zamanla gelişmek ve yücelmek için birikim anlamındaki bir tarihe işaret ediyor. Referans-dayanak noktası da bir iyileşme-gelişme, ilerleme olduğu zannını yaratarak bizi yaşamaya ikna eden bir ölçüt olarak tarihe işaret ediyor.

Türk tarihi örneği

1- Türk’ün anlamına göre değişen bir tarihimiz var. Türk nedir? Türk bugünkü Türkiye sınırlarında yaşayanların ortak kültürüdür. Bu da Anadolu’da devam oğuz Türkçesi içindeki ürünleri ihtiva eder. Bu dilin içerdiği tarihe baktığımızda inişli çıkışlı bir grafik görürüz. Tarihin fonksiyonunu kullanamadığımızı, geçmişimizi hatırlamadığımızı da söyleyelim. Ya yanlış bir tarihe bakıyoruz ya da hatırlamakla ilgili problemlerimiz var.

2- Ayağı temellerine düzgün basan bir kültür serpilir, gelişir. Biz kendimizi ne sanıyoruz? Gerçek temellerimize basıyor muyuz? Anadolu medeniyetlerine baktığımızda burada kurulan toplumların “kendileri” olunca serpildiği, kendileri olmayı bırakıp başka bir şey olduğunda da sarsılıp yıkıldığı görülmektedir. Kendini tanıyıp teşhis etmek öncelikli bir iştir. Biz kendimizi Göktürkler, Selçuklar, Osmanlılar sanırsak yanılırız. Kültürümüzün kökeni onlar olabilir, ama biz bu zamanın ürünü bambaşka bir şeyiz. Bu toplumlar gibi bambaşka bir yapı oluşturmamız gerekirken onlarmışız gibi sanmak bir illüzyonda kaybolmak olur.

3- Tarihimizdeki başarılar kadar başarısızlıkları çalışmazsak başarısızlığı tekrar tekrar yaşayacağımız gibi kendimizi de başarılı sanarak iki kere başarısız oluruz. Öz eleştiri, ders çıkarmak başarısızlıktaki büyük fırsattır. Krizi fırsata çevirip kötü durumumuzu bir değişim anlatısına çevirmeliyiz.

4- Emek olmadan yemek olmaz. Bireyler belki hırsızlıkla geçinir, ancak ülkeler ve toplumlar kültürlerine yatırım yapmalıdırlar. Fiziksel güç, iktidar bir yere kadar. İnsan bilgiyle ve ideal çabalarla kendini kalıcı kılar. Fiziksel gelişmenin yanında zihinsel gelişme yoksa o kültürün geleceği yoktur, şimdisini de değerli kılamıyordur.

5- Uyum sağlamak her canlının, her varlığın ihtiyacıdır. Çağın gereklerine uyum sağlamamak yalnızca geçmişe saplanan kültürlerin yapacağı iştir. Geçmişe saplanmak mantıksız bir inatçılıktır. Aşırı korumacılık yüzünden geçmişte yaşayanlar bugün yok olurlar.

6- Her şeyi yazmalıyız, her şeyi kaydetmeliyiz. Gelecekte hangi iş için kullanılacağını bilemeyiz. Türkler tarihlerini yazmakta çok gecikmişler ve tarihlerini düşmanlarından öğrenmek zorunda kalmışlardır. Tarihi yazmadıktan sonra tarih yapmanın gelecek için bir işlevi yoktur. Her devlet her kavim yok olur, geriye yalnızca bilgi kalır.

7- Kendi kültürün dışında bir kültür görmemişsen kendi kültürünü bilemezsin. Biz kendimizi başkasına referansla biliriz. Kişi başkalarını tanıyarak kendisi diye bir şey olduğunu ayırt eder. İç bölgelerde kalan kültürlerin geri kalması, deniz kıyısındakilerin gelişmesi doğaldır. Farklılık hem düşünce mekanizmalarını harekete geçirir hem de her çeşit ticaret ile gelişme getirir. Bizim kültürümüz başkalıklara hasret kalmıştır, yabancı dil öğrenmemiş ve dünyadan koparak kendi kültürünü de ihmal etmek zorunda kalmıştır.

8- Savaş kaçınılmazsa zafer kesindir, dürüst isek korkuya izin verip düşmanın üzerine doğru gitmeli ve olması gerekeni yaşamalıyız. Kaçınılmaz bir şeyi gururla ve isteyerek yapmalıyız. Bilgelik seçim gerektirmeyendir. Bilgelik yapacağımız konuda hazırlıklıyızdır, aksi halde trajik bir anlatının parçasıyız demektir. Kaçınılmaz olanla, mesela savaş ve hastalıkla , mücadelede sınır tanımamalıyız.

9- Her şey eskir, güncellemek gerekir. Toplumsal kurumlar din, eğitim, siyaset, ekonomi, aile azametleri ile bizi büyüleseler de zamana yenik düşüp engel haline gelebilirler. İhya edilmeleri, eleştirilmeleri, her an tartışılarak denetlenmeleri gerekir.

10- Hukuk ve gelenekler toplum olmanın o kadar temelindedir ki bu ikisi toplumun karakterini yansıtır. Hukuk dairesi sarsılmış ise o toplumda güven kalmaz. Gelenekler emniyet supabı gibi toplumu tutar ancak bu da çağımızda bir mekanizma değil, makine değil; bir önlemdir. Hukuku tesis etmek için ne gerekiyorsa yapmalıyız. Ahlaktan ve edepten dem vurmamak dahil, suçluyu davulla aramamak gerekir. İnsanların emek vereceği bir sözleşme gibi güvenilir bir hukuk olmadıkça yetenekler açığa çıkmaz.

11- Oyun bu şekilde kurulmuşsa bu şekilde başa çıkmak ve kendi yücelme anlatını oluşturmak gerekir. Bizim komşularımız İsveç ve Norveç değil, ona göre tetikte olmak ve bu mücadeleye hazır olmak gerekir. Kafamız İskandinavya’da olmamalı, coğrafyanın yükünü göz ardı edemeyiz. Arada kalmanın yükünü üstlenirken dünyanın nicelik değil nitelik sıralamasında üstte olduğumuzu unutmayalım.

12- Taşıma su ile değirmen dönmez, geçici çözümler kalıcı problemler getirir. Bir sorunu kökten çözmek içinse uzun vadeli emekler gerekir. Hükumetler, krallar, bürokratlar geçer; uzun vadeli emekler kalır. Hukuk orta vadeli, eğitim uzun vadeli çözümlerdendir, bunlar kalıcı olarak düzelmeden, yoğun emek ve kaynak sarf edilmeden bir toplumun geleceğinden söz edilemez.

13- Bir ülke için yapabileceğimiz en iyi şey onun kültürüne katkıda bulunmaktır. Ülke kültürdür nihayetinde. Kültür savaşçılığı cephede savaşmaktan daha yüce bir çabadır, çünkü ülke yok olsa bile kültür devam eder. Gezegen yok olsa bile bilgi taşınır ve saklanır. Belki yaptığımız kaleler yıkılır ama verdiğimiz bir esere, bir düşünceye kimse zarar veremez.

14. Değişen dünyanın insan kültürüne uyum sağlamak hedeflenmelidir, ancak daha iyisi gelecek kültürü yaratmak ve bir model oluşturmaktır. Kültürel yozlaşmayı, kültür şokunu, kültür gecikmesini, asimilasyonu, çatışmayı çözmenin en iyi yolu diğer kültürlerin ve insanlığın takip edeceği bir model oluşturmaktır. Siz insanınıza bir ideal ortaya koymazsanız sizin yerinize başkası koyar.

15. Utanmak ve utandırmak bir kültüre yapılabilecek en büyük ihanettir. Kimse kusursuz değildir, geri kalınmış olunabilir. Hata yapılmış veya gerçekten utanç verici bir iş yapılmış olabilir. Pozitif dil kullanılmalıdır. İnsan beyni negatif söylemi kafasında canlandırırsa o girdaptan çıkamaz. “Bu davranışı gösterme” demek yerine alternatifi olan “şu iyi davranışı göster” denmeli ve insanlar korkutulmamalıdır. Korku, üzüntü, kızgınlık, utanç, suçluluk bir şeyi engellemede işlevseldir ama insan olmak yeni şeyler ortaya koymaktır. İnsanları sevgiyle, mutlulukla, hayretle harekete geçirmek hem davranış değişikliğinde hem de insan olmalarında daha yardımcıdır.

16. Geri bildirimlere kulak vermek gerekir. Temennilerle ve hayallerle kendimizi kandırmaya başlar ve bahane bulursak sonunda çok büyük bir acı çekeriz. Gerçeklerle yüzleşip ufak acılar çekerek gelişmek ve acılarından ders çıkarmak yapabileceğimiz en iyi şeydir. 300 yıllık serüveniyle en uzun süre modernleşemeyen toplum olan bizlerin acılarımıza kulak verme zamanı ve özellikle de tarih algımızdaki yanlışlığı gidererek tarihin fonksiyonunu anlamamızın zamanı gelmiştir.

17. Bir ülke kişilere bağlı olmamalıdır. Ego’ların oyuncağı olan politik bir yapıya kimse güvenemez. Devlet duygusuz, yüksüz bir mekanizma olmalı ve hiçbir tarafın istismarına açık olmamalıdır. Güçlü devlet evrensel devlettir, devlet-i ali’dir. Ondan kendi isteklerini yansıtmasını beklemek devlet değil aile işletmesi kurar. “Gerekeni yapan” bir devlet, onu kuranları bile cezalandırarak olması gerekene yönlendiren bir idare tek ülkü olmalıdır.

18. Karmakarışık antik bir coğrafyada herkesin hatalı tarafları olabilir. Mükemmellik aramak şimdilik mümkün değil. Mükemmellik arayan asıl kusurludur. Kesin ve katı çözümleri de böyle bir ortamda seçemeyiz. İnsanları öldürmemeliyiz mesela. Çünkü öldürmek ve yok etmek sorunları çözmez. Sorun daha soyut ve fiziksel dünyanın arkasında bir düzeydir. Yok etmek çözmek değildir zira. Herkesin hatalı olabildiği bu bölgede keskin söylemler ve kesin çözümler ile 300 yıldır korkutup sindirerek fikirlerin açığa vurulmasını engellemiş olabiliriz.

19. Her ülke politik sınırlarından her koyun kendi bacağından asılır. Maceraperest olmanın yeri siyasi saha değildir. Politik sınırların milleti olmak gerekir. Türklük anayasada tanımlandığı şeklin dışında çıkarsa yanlış bir yere basmış oluruz. Orası yerinde olmadığı için çökebiliriz. Bu konuda ibretlik Birinci Dünya Savaşı’nın dersleri, argümanları bambaşka bir yazı konusudur.

20. Aynen ailelerin milletleri meydana getirmesi gibi milletler de insanlığı meydana getirir. Ailelerin milletlere ihanet etmemesi gerektiği gibi milletler de insanlığa ihanet etmemelidir. Bir millet insan onuruna aykırı davranışları göstermektense hayattan gitmeyi tercih etmelidir. İnsanlığa ihanet elbette gün yüzüne çıkar, buna ihtiyaç duymuş olmak bile yeterince kötü bir hayatın işaretidir.

Sonuç

Ne olursa olsun bir ülkenin her zaman çıkış yolu vardır. Bir millet aşağı kalamaz, geri bırakılamaz. Bireyler sıfırdan işletme kurup ülke boyutuna yükselirken koca bir işletme olan ülkenin yapamayacağı iş yoktur. Geçmişe bakarken “şimdi” baktığımızı fark edersek, yani önyargılarımız ve safsatalarımızı hesaba katarsak “gerçek” bir tarih sahibi oluruz. Gerçeklik sadece andadır, an da bize emek vermemiz gerektiğini ve bundan keyif almamız gerektiğini söyler.

Ben kendi tarihimize baktığımda yıldızları kıskandıracak bir değişim anlatısı görüyorum. Biraz düşüş, biraz çıkış, bazı utançlar var evet; ama bunlar olmayacak diye taahhüt edilmedi ki! Rezalet çıkmayacağı, ölmeyeceğimiz taahhüt edilmedi. Ne olursa olsun bir beden olmanın, bir aile olmanın, bir vatan olmanın gereği olarak halkımızla mücadele etmemiz gerektiğini tarihten öğreniyoruz.

En kötü koşulun fırsatını görüyoruz, en rezil durumun güzelliği onun çözülüşünde ve ona bir tarih olarak baktığımızdadır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir