Türkiye, son zamanlarda kültürünü İslami bir kültürden batılı seküler bir alternatife kaydırmış bir ülkedir. Bütün dünya aynı yola yaslanmış ama İslam kültürü insanların hayatlarına hakim olduğu için Türkiye örneği biraz sertti. Belki pervasızdı ama batılı olmayan tüm kültürler için öncü bir hareketti. Teorik avangardlar, yaptıkları girişimler nedeniyle biraz pervasız olabilirler. Sonuç olarak, bu girişimin tüm insanlığa ışık tuttuğu kanıtlandı. Böyle bir kültür kısa sürede zıt paradigmalar arasında geçiş yapmaya çalışırsa ne olduğunu gördük. Öyle bir rastlantı bize gösterdi ki, bir yolculuğa istediğiniz varış noktası umuduyla başlarsanız ve en iyi halinizi oraya yatırırsanız; her türlü beklenmedik faktör sihirli bir çözüm yaratacaktır.
Türkiye örneğinin sonucu ve tüm hızlı dönüştürücüler, tümel anlamda gerçekten hata yapılamayacağını gösterdi. Tüm eylemlerin farklı tepkileri vardır ve teorik boyutta sıfır toplamlı bir oyun olacaktır. Türkiye’de sihirli çözüm neydi? Ekonomik refah ya da insanlar arasında mutluluk değildi, kesinlikle değildi. Bu, “değişim” kavramıydı. Türkiye kadar toplumsal değişimi ana tema olarak alan başka bir büyük ülke yoktur. Türk edebiyatı, sadece modern değil, Orta Çağ’daki de toplumsal değişimlerinden oluşur.
Türkler yakın zamanda 11. yüzyılda yerleşik hayata geçmişlerdir. Halk hikâyelerinde, göçebe hayatı terk edenlerin, yeni sabit komşuluk anlayışıyla mücadeleleri, aynı komşular, siyasi otoritelerle çatışmaları işlenmişti. Bu kültürün kökünde toplumsal değişme teması yatmaktadır. Keloğlan, Nasreddin Hoca ve Hacivat-Karagöz’ü hareketsiz hayata karşı savaşırken okuyabilirsiniz. Göçebe yaşamdan hızlı dönüşüm, dinsel toplumdan hızlı dönüşüme evrildi. Şehre karşı savaş, geçmişin değerlerine karşı savaşa dönüşmüştür. Din, bildiğimiz kadarıyla Anadolu ve Mezopotamya’daki ilk yerleşim yerlerinden itibaren şehir hayatında kök salmıştır. Türkler için olduğu kadar insanlık için de göçebe hayattan ve dinî hayattan kurtulmak, merdivenle çıkıp orada bırakmak gibiydi. (Merdiveni yok etmemek!) Buradaki nokta, Türklerin değişiminin yukarıdan aşağıya olması ve henüz tamamlanmamış olması nedeniyle semptomlarını hala göstermesidir. Etrafta hala göçebe Türkler(yörükler) ve halk arasında modernleşme karşıtı din yanlısı mezhepler görebilirsiniz.
Dünyanın geri kalanı için sonuç nedir? Temel kazanım, Türk kültürünü okuyarak toplumsal değişim hissine sahip olmaktır. Kültür sezgilerini zaman içinde ve aşağıdan yukarıya değiştirdiği için Batılı insan değişim duygusuna sahip değildir. Tarih boyunca Türk liderler değişimi halka empoze ettiler. Bu ideal değil, hiç de değil. Yine de diğerlerinden farklı. Ruslar benzer, Japonlar biraz farklı ama liderlik olarak onları da sayabiliriz.
Türk kültürü yukarıdan aşağıya en iyi toplumsal değişim örneği ve “değişim” kavramını en iyi gözlemleyen kültürlerden biridir. Değişim sokaklardadır, toplumun hızlı dönüşümü burada canlı. İnsanlığı gözlemlemek istiyorsanız mutlaka sınırda görmelisiniz. Avrupa sınırları Rusya, Türkiye ve Cezayir sosyal olarak canlı olmanın ne demek olduğunu görmek için harika fırsatlardır.
Tüm filmlerde, dizilerde, sokaklarda, binalarda; toplumsal dönüşümü göreceksiniz. Her yerde dönüşüm var; ancak Türk örneği, edebiyatında ve tarihinde ana tema gibi görünüyor.
Makine yardımı ile çevrilmiştir. https://turk.cafe/best-top-down-social-change-example-is-turkish-culture/