Türkiye, özgünlüğüyle siyasette bir sonraki büyük şey olabilir

Türkiye, özgünlüğüyle siyasette bir sonraki büyük şey olabilir

Siyasi sistemlerin ve yönetim anlayışlarının evrimi, özellikle Türkiye ve Osmanlı İmparatorluğu bağlamında, özgünlük ve taklit arasındaki ilginç bir karşıtlık sunmaktadır. Tarihsel olarak, Osmanlı İmparatorluğu, kendi benzersiz sorunlarını çözmek için geliştirdiği yöntemlerle başarılı bir yönetim modeli olarak öne çıkmıştır. İmparatorluğun en belirgin başarısı, farklı dini topluluklara otonomi tanırken, aynı zamanda Sultan’a sadık kalmalarını sağlayan yenilikçi millet sistemiyle çok etnikli bir toplumda başarılı bir şekilde gezinmesiydi. Bu sistem, Osmanlı’nın devlet modelinin bağlama uygun şekilde şekillendirildiğinin bir örneğidir ve o dönemin ihtiyaçlarına uygun bir yapıyı işlevsel kılmaktadır.

Günümüz Türkiye’sine gelince, benzer bir mücadeleyle karşı karşıya kalmaktadır. Osmanlı İmparatorluğu’nun halef olarak, Türkiye, Batı standartlarına uyum sağlama baskıları karşısında kendi devlet modelini yeniden şekillendirme zorluğuyla yüzleşmektedir. Avrupa kökenli reformlar sıklıkla modernleşmenin yolu olarak görülse de, gerçekte Avrupa için uygun olanın Türkiye’nin benzersiz kültürel, tarihsel ve jeopolitik bağlamına tam olarak uymadığı gerçeğiyle karşı karşıyayız. Osmanlı İmparatorluğu tarafından yaratılan devlet modeli, kusurlu olsa da, Türkiye’nin ihtiyaçları ve kimliğiyle Batı’nın taklit edilmeye çalışılan modellerinden daha uyumlu olmuştur.

Osmanlı İmparatorluğu kendisini “Sublime State” (Yüce Devlet) olarak adlandırmıştır. Adının da belirttiği gibi, gerçekten yüceydi. Farklıydı çünkü kendi yolunu izliyorlardı. Başka bir deyişle, bu devlet, kendi bağlamı için çalışan bir modeldi.

Arka Plan

Kendin olmak, otantik olmak çözümler bulmanın en iyi yoludur. Sorunlarımızın ilacı içimizdedir. Bu, iyi bir kimlik modeli ile başlar. Ardından dışsal kaynaklar gelir. Osmanlı İmparatorluğu otantik bir yapıya sahipti. Kendi sorunlarına kendi çözümlerini ürettiler. Millet Sistemi buna bir örnektir. Osmanlı padişahı, İslami kültüre alternatif yeni kanunlar ve gelenekler bile oluşturmuştur. Ne var ki, batıyı taklit ettiğinde, devlet çökmüştür. Yüce devletten geriye ne kaldı? Tek olma potansiyeli. Şu ana kadar, Türkiye, ana halef olarak imparatorluğunu yenilemek için elinden geleni yapmaya çalışıyor, ama her seferinde başarısız oluyor. Yetkililer, Avrupa kıyafetlerinin adamı yaptığını düşünüyor; ama adam Türkiye’den ve Türk modasından olmalıdır. Ayrıca, ayakkabı Türkiye’ye uymaz ve şimdi çıplak.

“İhtiyaç, icadın anasıdır.”

Diğer her şey gibi, devletler de özgün sorunlara özgün çözümler bulmak zorundadır. Türkiye, uluslar arasında benzersiz bir konumda olduğundan, kendine özgü bir devlet modeli oluşturmalıdır. Osmanlı İmparatorluğu bunu, ne İslami ne de Avrupa tarzı bir devlet olarak Yüce Devlet haline getirerek başarmıştır. Türkiye de çevresinin ihtiyaçlarına göre yeni bir model yaratabilir, hatta Yüce Devlet modelini tekrar hayata geçirebilir. İlk Fransız Cumhuriyeti’nden bir çözüm ve statüko destekçileri ise, devleti dayanılmaz hale getirmektedir.

Bu makale serisi, Osmanlı İmparatorluğu’ndan devralınan potansiyel ile Türkiye’nin mümkün olan yeni modelini keşfetmeye devam edecektir.

Comments

No comments yet. Why don’t you start the discussion?

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir